Ülkemizde Odyoloji eğitimi 1968 yılında Prof. Dr. Nazmi Hoşal’ın öncülüğünde Hacettepe Üniversitesi Mezuniyet Sonrası Eğitimi Fakültesi’ne bağlı olarak Kulak Burun Boğaz Kliniği koordinatörlüğünde başlamıştır. Hacettepe Üniversitesi’nde 1989 yılına kadar Odyoloji programı olarak yürütülen yüksek lisans eğitimi, 1989 sonrasında program değişikliği yapılarak, “Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları” Yüksek Lisans ve Doktora programı olarak sürdürülmüştür.
İşitme kayıpları insanın psikolojik, bilişsel, akademik yeteneklerini yakından ilgilendirmektedir. İşitme kayıpları içerisinde iletim tipi işitme kayıplarına göre sensörinöral işitme kayıplarının (SNİK) tedavisi daha zordur. Ayrıca günümüzdeki teknolojik ilerlemelere rağmen tedavisi hâlâ tam olarak mümkün değildir. Günümüzde iletim tipi işitme kayıplarında veya hafif ila orta derecede SNİK olan hastalarda kişisel ses amplifikasyon ürünleri (KSAÜ) endikedir.
Vestibüler migren (VM), migrene bağlı baş ağrısının sıklıkla eşlik ettiği baş dönmesi, bulantı, dengesizlik ile karakterize bir klinik durumdur. Uzun yıllar önce farkedilmeye başlasa da objektif tanımlamalar sonrası vertigo etyolojisi içerisinde her geçen gün öneminin arttığı bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumun yaklaşık %1'ini ilgilendiren bu hastalığın patofizyolojisi henüz net olarak bilinmemektedir.
Yenidoğan işitme tarama programları bütün dünyada işitme kayıplı bireylere, doğal işitsel yolla öğrenme ve konuşma gelişimini en erken sürede geliştirebilme şansı veren uygulamadır. İşitme kaybı, beraberinde pek çok yetersizliği getirmektedir. Alıcı dil ve ifade edici dil bozuklukları, dile bağlı öğrenme bozuklukları, konuşma bozuklukları, sosyal iletişim, akademik başarı, bilişsel gelişim gibi alanları olumsuz etkilemektedir. Ülkemizde ulusal işitme tarama programları, yenidoğan işitme tarama ve okul çağı işitme taramalarıdır.
Çocuklarda çok sık görülen konjenital sağlık problemlerinden biri olan işitme kaybı dünyada yaklaşık her 1000 yenidoğanın 3'ünü etkilemektedir. Yaşamın ilk üç yılı dil ve konuşma becerilerinin gelişimi açısından kritiktir. Bu nedenle, erken tanı ve erken müdahale özellikle küçük çocuklarda normal dil ve konuşma gelişimi son derece önemlidir. Erken tanı ve erken müdahale için kritik yaş 6 ay ve öncesidir. 6 aydan önce tanılanıp eğitime başlayan konjenital işitme kayıplı bebeklerin konuşma, dil, iletişim ve akademik becerileri hızla artmakta ve 3 yaş civarında işitme kayıplı akranlarına göre daha iyi düzeye gelmektedir. Ülkemizde yapılan araştırma sonuçları erken tanı ve erken müdahale konusunda ülkemizde önemli gelişmeler olduğunu gösterse de Joint Committee on Infant Hearing tarafından vurgulanan ideal amplifikasyon ve eğitim yaşına henüz ulaşamadığımız görülmektedir.
Kan akışının hemodinamik ve hemoreolojik özellikleri doku perfüzyonu için hayati öneme sahiptir. İç kulağın iyon/sıvı dengesinin sağlanması, glukoz ve diğer besinlerin temini, atık ürünlerin uzaklaştırılması açısından koklear mikro-dolaşım çok önemlidir. Kan akışının temel belirleyicisi olan kan viskozitesi; plazma viskozitesi (PV), hematokrit, eritrosit deformabilitesi ile eritrosit, lökosit ve trombosit agregasyonundan etkilenmektedir. PV ise başta fibrinojen olmak üzere plazma proteinleri ve lipitlerin etkisi altındadır. Damar duvarı ile kan dokusu arasında bir arayüz oluşturan endotel; hemodinamik ve hemoreolojik olarak uyarılır.
Otoskleroz otik kapsüle sınırlı yeni bir kemik oluşumu ile karakterize bir hastalıktır. İlerleyici iletim, sensorinöral veya mikst tipte işitme kaybına neden olur. Ayrıntılı öykü, fizik muayene ve işitme testleri ile tanı konur. İşitme cihazı kullanmak istemeyen hastalarda stapes cerrahisi seçilecek tedavi yöntemidir. Otoskleroz nedeni ile oluşan iletim tipi işitme kaybını düzeltmek için stapedotomi ve stapedektomi yapılabilecek cerrahi girişimlerdir. Otologların çoğu stapedotomiyi stapedektomiye tercih etmektedirler.
ravma, cerrahi manipülasyon veya kolestetatom gibi patolojilere bağlı olarak orta kulaktaki kemikçik zincir devamlılığı bozulabilir. Bunun yanında kemikçiklerdeki fiksasyon da ses iletimini etkiler. Kemikçikler yoluyla sesin iç kulağa iletilememesi durumunda iletim tipi işitme kaybı meydana gelir. Kemikçik zincir rekonstrüksiyonunda amaç kemikçik zincirin devamlılığını ve hareketliliğini sağlayarak iletim tipi işitme kaybının giderilmesidir. Kemikçik zincir devamlılığının sağlanması amacıyla otogreftler veya allogreftler tercih edilebilir. Bu tercih cerrahın tecrübesine ve çalışılan kurumun şartlarına göre değişebilmektedir. Kemikçik zincir rekonstruksiyonunda gerek intraoperatif, gerek postoperatif dönemde komplikasyona yol açılmaması önemlidir.
Amaç: Calışmanın amacı ani işitme kaybında sistemik steroid ile sistemik steroid+ intratimpanik steroid tedavisinin etkinliğini karşılaştırmaktır.
Materyal ve Metod: Ocak 2018-Ocak 2021 arasında idiyopatik ani işitme kaybı tanısı almış ve tedaviye 10 günden daha kısa sürede başlanmış olan hasta dosyaları retrospektif olarak incelendi. Hastalar sistemik steroid kullanılanlar ve sistemik steroid+intratimpanik steroid kullananlar olmak üzere iki gruba ayrıldı. Tedavi öncesi odyogramlar ve tedaviden en erken 1 ay sonraki odyogramlar değerlendirmeye alındı. Bulgular istatistiksel olarak analiz edildi.
Amaç: Toplumda baş dönmesinin en yaygın nedeni olan Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo'nun (BPPV) etyopatogenezinde baş boyun bölgesine travma, vasküler hasar ve inflamasyonun rolü olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı sistemik inflamasyonu ve vasküler hasarı gösteren hematolojik parametrelerin BPPV ile ilişkisini ortaya koymaya yöneliktir.
Amaç-Giriş: Karbonmonoksit (CO) akciğerden emilen renksiz kokusuz ve irrite edici olmayan bir gazdır. CO kandaki hemoglobine oksijenden 200 kat daha fazla afinite ile bağlanıp karboksihemoglobin (COHb) kompleksi oluşturur bu nedenle oksijenin dokulara salınımını azaltır ve doku hipoksisine ve neticede klinik nörolojik semptomlara yol açar
Literatürde akut veya kronik CO zehirlenmesine bağlı sensörinöral işitme kaybı kliniği tanımlanmıştır. İşitme kaybı genel olarak bilateral sensörinoral gerçekleşse de unilateral işitme kaybı bildiren yayınlar da mevcuttur. Yazımızda 22 yaşında bir erkek hastada akut CO zehirlenmesine bağlı meydana gelen bilateral sensörinöral işitme kaybı kliniğini ve tedavi yaklaşımlarımızı bildirdik.
Ani sensörinöral işitme kaybı (AİK) bir kulak burun boğaz hastalıkları acilidir. Etiyolojisinde viral enfeksiyonlar, otoimmünite, stres gibi pek çok faktör suçlanmaktadır. Nörotropik ve nöroinvaziv özellikleri bilinen SARS-Cov-2 virüsünün sebep olduğu anosmi ve fasiyal sinir felci gibi kraniyal nöropatilere bildirilmiştir. Sinir dejenerasyonuna dair etkileri pek çok çalışmada gösterilmiş olan SARS-CoV-2 virüsünün işitme kaybına yol açmasını kokleit, nörit ve immün reaksiyon mekanizması üzerinden etki edebileceği düşünülmektedir. COVID-19 pandemisinin içinde bulunduğumuz bu dönemde, COVID-19’a sekonder gelişen ani işitme kaybı ile tarafımıza başvuran bir olgu sunulmuştur. COVID-19 semptomlarını takip eden hafta içerisinde ani başlayan işitme kaybı ve çınlama ile başvuran 40 yaşındaki kadın hasta başlanan medikal tedavi ile COVID-19 ve Ani İşitme kaybı semptomlarında total iyileşme sağlanmıştır.
