Cilt:3 Sayı:1

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi
Yeni Yüzyıl Journal of Medical Sciences

MAKALELER

Neuroscience & training practices

Is it true that adults are less able than children to learn because their brain is less plastic? Yes, it is. However we can learn at every ages and science can help in the matter. Here is an example which shows what happens when we do not dare to bridge gaps between two domains: science and adult training. It is widely accepted that instruction should be tailored to the learners so called «learning styles». Learners might be divided into visual learners, verbal learners and doers, Trainers are supposed to provide instruction that emphasizes pictures, words or exercises. A recent review by researchers on this belief proved there is no evidence that validates the efficiency of managing learner styles. A thoughtful review of the data provides no support for style-based instruction. If there is no harm in using different learning styles, efficiency is not proved. Now, how can neuroscience findings on brain confirm or adjust our training prac- tices?

Pandemi Sürecinde Travma Sonrası Büyüme ve Psikolojik Dayanıklılık

Pandemi, Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, bir hastalığın küresel olarak yayılması olarak tanımlanmaktadır. Koronavirüs salgınının tüm dünyada ölümcül sonuçlar doğurması ve hızla yayılması nedeniyle 12 Mart 2020 tarihinde dünyada pandemi ilan edilmiştir. Yaşanan sürecin belirsizliği, karantina ve izolasyona yönelik kararların alınması, uzaktan eğitime geçilmesi gibidurumlar toplumda stres, anksiyete vetravma gibi psikolojik sorunlara neden olmuştur ve bu sorunların yol açtığı etkilerin uzun yıllar etkisini göstereceği düşünülmektedir. Pandemi sürecinde gelişen olaylar bireylerin travma sonrası büyüme ve psikolojik dayanıklılık düzeylerine etki etmiştir. Bu derlemede pandemi sürecinde travma sonrası büyüme ve psikolojik dayanıklılık literatür ışığında ele alınarak değerlendirilmiştir.

Pandemi Döneminde Kişisel Koruyucu Ekipman Kullanımının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Fiziksel ve Psikolojik Etkilerine Genel Bakış

Bu çalışma; COVID-19 pandemi döneminde sağlık hizmetlerinde pandemi sebebi ile artan kişisel koruyucu ekipman kullanımının sağlık çalışanları üzerindeki fiziksel ve psikolojik etkilerinin vurgulanmasına yönelik derleme çalışmasıdır. Pandemi döneminde yoğun bir şekilde çalışan sağlık çalışanlarının uzun süre kişisel koruyucu ekipman kullanımına bağlı fiziksel ve psikolojik etkiler yaşadıkları ülkemiz ve dünyada yapılmış olan çalışmalarla desteklenmektedir. Çalışmamızda amaç, halen devam eden zorlu pandemi döneminde artan kişisel koruyucu ekipman kullanımının sağlık çalışanlarının fiziksel ve psikolojik sağlıklarına olumsuz etkilerine dikkat çekmek, sağlık çalışanlarının hastalarına bakım verirken bir taraftan da kendi sağlıklarının bozulma riskinin olduğunu hatırlatmak ve riski en aza indirebilecek destek müdahalelerinin geliştirilmesi için katkı sağlamaktır.

Sensörinöral İşitme Kaybında Gen Terapi Yaklaşımları

İşitme kaybı, insanın sosyal ve bilişsel gelişimini ciddi şekilde etkileyen dünya genelinde görülen en yaygın halk sağlık problemlerinden biridir. İleri derece işitme kaybı ile karakterize edilen sensörinöral işitme kaybı (SNİK), yetişkinlerde çok sık görülmesine karşın tedavi yöntemleri harici işitme cihazı ve koklear implant kullanımı ile sınırlıdır. Moleküler genetik alanında meydana gelen gelişmeler, gen düzenleme, gen susturma ve gen replasmanı gibi yöntemler sayesinde özellikle iç kulak saç hücre rejenerasyonu araştırmalarında büyük bir atılım yaparak, işitme ile ilgili hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde yeni ve etkili bir yol sağlamıştır. Bu çalışmada, genetik, ototoksisite, gürültü ve yaşlılığa bağlı sensörinöral işitme kaybı yaşayan bireylerde, işitme kaybını ortadan kaldırmak amacıyla araştırılan gen terapi yaklaşımları derlenmiştir.

Belediye Katı Atık Yönetimi Uygulamalarının İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından İncelenmesi

Amaç: Bu çalışmada öncelikle atık, katı atık yönetimi ve belediye katı atık yönetiminin kavramsal çerçevesinin genel prosedürleri açısından dünyada ve Türkiye’deki uygulamaları konu alan literatür taraması yapılmıştır. Daha sonra ise katı atık tesislerinde atık yönetimi ve atıkların ayrımı, toplanması, depolanması ve bertarafı sırasında iş sağlığı ve güvenliği tehlike ve risklerinin tespit edilmesi ile bu risklere karşı ne tür tedbirler alınabileceğinin saptanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma bu noktadan hareketle belediyeler tarafından katı atıkların toplanması, ayrımı, depolanması ve bertarafında karşılaşılabilecek tehlikelerin belirlenerek risk analizinin yapılması sonucu risklerin kabul edilebilir seviyeye getirilmesi amaçlanmıştır. Katı atık tesislerinde çalışan kişilerin de uzun çalışma saatleri, yoğun iş temposu ve eğitim/bilgi eksikliği gibi nedenlerden dolayı iş kazası risklerinin yüksek olduğu gözlemlenmiştir.

Tekstil Sektöründe Çalışanların Toz ve Gürültü Maruziyetlerinin Değerlendirilmesi

Amaç: Ulusal ve uluslararası ticarette önemli bir pazar payına sahip olan tekstil sektörü ülkemizde de çalışacak kişiler için istihdam sağlamaktadır. İçerisinde bulunan üretim aşamasında veya diğer aşamalarda kullanılan makinelerden ve çalışanların işyerindeki çalışma şekilleri ve çalışma koşullarından kaynaklanan risk faktörleri açığa çıkmaktadır. Bu risk faktörlerinden ikisi de toz ve gürültüdür. Oluşan bu faktörler çalışan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Çalışanın sağlığını olumsuz yönde etkileyen bu risk faktörlerine karşı önlem alınmalı ve çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği açısından daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlanmalıdır. Bu çalışmanın amacı; tekstil sektöründe çalışan işçilerin ortamdaki çalışma ve sağlık koşullarını olumsuz yönde etkileyecek olan toz ve gürültünün işletme içerisindeki düzeyini tespit etmektir. Ortamda olması gereken değere uygun olup olmadığını değerlendirerek uygun olmayan alanlarda çalışanlar için alınması gereken koruma önlemlerini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Bu amaçla

Hemşirelerde COVID-19 Aşısının Kabulü ve Hastalığa Yakalanma Korkusu

Amaç: Araştırmaya katılan hemşirelerin COVID-19 aşısını kabul düzeyini, aşıya yönelik tutum ve düşüncelerini ve hastalığa yakalanma korkusunu değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemine Ekim-Aralık 2020 tarihlerinde araştırma ölçütlerini sağlayan gönüllü 255 hemşire dahil edildi. Verilerin elde edilmesinde araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan soru formu ve COVID-19 Korkusu Ölçeği kullanıldı. Sayısal verilerin gösteriminde ortalama ± standart sapma (ort. ± SS), kategorik verilerin gösteriminde sayı ve yüzde değerleri kullandı. Verilerin değerlendirilmesinde Kolmogorov Simirnov ve Shapiro-Wilk testleri ile normallik analizi yapıldı. İstatistiksel değerlendirmede anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak alınmış olup, verilerin analizinde Ki-kare, Student t, One Way ANOVA, Pearson Chi-square ve testleri kullanıldı.

Cinayet, Adli Bilimler ve Medya: Bir Vaka Tartışması

İletişim medyasında bilimsel bir konuyu açıklayabilmek; gazeteci veya bilim insanı olmanın ötesinde bir uzmanlık gerektirir. Bilim iletişimi günümüzde önemi gittikçe daha fazla fark edilen bir konudur. Bilim insanları artık çalışmalarının sadece daha fazla kişi tarafından duyulmasını değil fakat toplumda ve etkili odaklarda tartışmalara neden olarak ilerlemelere yol açmasını arzu etmektedirler. Bilim iletişiminin ikinci bir amacı da istenen akademik alanda çalışma yapacak yeni bilim insanlarının kazanılması ve çalışmalar için fon sağlanmasıdır. Bilim iletişimi; toplumun ileriye doğru gelişmesini ivmelendirmek, yeni bilim insanları ve akademik çalışmalar için fon sağlamak dışında üçüncü amacı olarak da güncel sorunlara doğru çözümler önermeyi hedef alır. Amacımız bir “Reality Show” programında aylarca canlı yayında konuşulan bir cinayet konusunu tartışmaya açarak Televizyonda bilimsel iletişimin önemine dikkat çekmektir. 2001 yılında vahşice işlenmiş ve kamuoyunun gündemini on yıllarca işgal ederek çözülememesi nedeni ile adalete olan inancı sarsmış bir cinayet vakası ulusal medyada aylarca her gün tüm boyutları ile ele alınınca dava tekrar açılmış ve yeni bilimsel delillere ulaşılmıştır. Adli bilimler konusunda ulusal medyada bilimsel iletişimin doğru kurulmasının, bu konuda ki gelişimi hızlandıracağı açıkça görülmektedir.

ISSN: 2687-5349 / E-ISSN: 2687-5411 / YAYIN ARALIĞI: Yılda 4 Sayı / BAŞLANGIÇ: 2019 / YAYINCI: İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi

Istanbul Yeni Yuzyil University – Journal of Medical Sciences © 2019 is licensed under CC BY-NC-ND 4.0

To view a copy of this license, visit http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/