Tiroid hastalıkları, tiroid hormonlarının aşırı veya yetersiz salgılanmasından kaynaklanabilen hastalıklardır. Otoimmün tetiklenen ve hipotiroidi ile seyreden Hashimoto tiroidit (HT) de yüksek prelavansa sahip tiroid hastalıklarından biridir. Bezin hormon üreritimi ve metabolik işlevlerini yerine getirebilmesi için birçok eser elemente ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmadaki amacımız HT tanısı almış hastalarda serum eser element ve elektrolit profilini incelemektir. Bu amaçla erişkin- HT tanısı
almış hastalar (HT Grubu) ve erişkin-sağlıklı kontrollerden (C Grubu), rutin kontrolleri sırasında alınan kan örneklerinden serum elde edilerek; (Se), çinko (Zn), demir (Fe), bakır (Cu), manganez
(Mn), potasyum (K), kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg) düzeyleri potastumindüktif olarak eşleştirilmiş plazma-optik emisyon spektroskopisi (ICP-OES) yöntemi ile incelendi. Elde
edilen bulgular, normallik denetimi yapıldıktan sonra, Student-t ve Mann Whitney U testleri ile istatistiksel olarak analiz edildi.
HT grubunda, C grubuna göre yüksek Fe ve Mn düzeyleri
(p<0.01) bulunurken; düşük K, Ca, Mg, Cu (p<0.01, hepsi için
aynı), Se, Zn (p<0.05) düzeyleri saptanmıştır. Bu bulgular ışığında
HT hastalarında eser element ve elektrolit profilinde değiştiğini
söyleyebiliriz.
Amaç: Bu araştırıma, hemşirelik öğrencilerinde iklim değişikliği farkındalığının anksiyete üzerine etkisinin incelenmesi amacıyla yapıldı. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini İstanbul’da bulunan bir vakıf üniversitesinin hemşirelik bölümünde öğrenim gören 177 öğrenci oluşturdu. Veriler katılımcılardan yüz yüze toplandı. Araştırmada Kişisel Bilgi Formu, Küresel İklim Değişikliğine
Yönelik Farkındalık Ölçeği ve İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği kullanıldı. Elde edilen veriler SPSS 22 istatistik programı ile analiz edildi. Verilerin analizinde istatistik metodları(sayı, yüzde, ortalama, standart sapma) kullanıldı.
Amaç: Acil servislerde muayene edilen hastalar arasında adli vakaların önemli bir payı vardır. Bu çalışmada acil servise başvuran adli vakaların demografik özellikleri ile rutin darp cebir muayenelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Tüm dünyada bulaşıcı olmayan ve kronikleşen alerjik hastalıkların prevalansı hızla artmaktadır. Çocuklar ise gelişmemiş bağışıklık sistemi ile bu hastalıktan en çok etkilenen gruptur. Alerjik rinit, atopik dermatit, astım ve gıda alerjileri en çok karşılaşılan alerji türleri arasındadır. Alerjik hastalıkları önlemek ya da hastalık alevlendiğinde baskılamak için kullanılan ilaçların oluşturduğu yan etkileri
ebeveynleri alternatif tedavi yöntemlerini kullanmaya yöneltmektedir. Uygulanan alternatif tedavi yöntemleri arasında arı ürünleri önemli yer kaplamaktadır. Bal, arı poleni, arı zehri propolis ve arı sütü eski çağlardan beri terapötik olarak kullanılan başlıca arı ürünlerindedir. Bu derlemenin amacı arı ürünlerinin alerjik hastalıklarda kullanımı ve hastalık üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesidir.