Otoskleroz; bir ya da iki kulakta genellikle iletim tipi, daha az oranda mikst , çok daha az oranda sensörineural (SNİK) işitme kaybına neden olan otik kapsülün bir hastalığıdır. Petröz kemikte en sıklıkla oval pencere ön ve arka kısımlarında görülen spongiotik odaklar, kokleada yaygın kemik dekalsifiye alanlarının görülebileceği şekilde de ilerleyebilir.
Vertigo kişinin veya çevresinin sanal bir hareket hissidir. Benign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV) yerçekimi ile ilgili olarak başın pozisyon değişiklikleri sonucu ortaya çıkar. BPPV’ye kulak, burun ve boğaz (KBB) kliniklerinde sıkça karşılaşılır. BPPV’nin, utriküler makuladaki yerinden çıkmış serbest hareket eden otolit fragmanları tarafından oluşturulduğu düşünülmektedir.
Gürültü, işitme sistemi üzerinde geçici veya kalıcı etkiler oluşturan rahatsız edici sestir. Gürültüye bağlı işitme kayıpları ise yetişkinlerde görülen en önemli işitme kaybı nedeni olmakla birlikte aynı zamanda en yaygın meslek hastalıklarından birisidir. Gürültünün patofizyolojisini ve işitme sistemine ne gibi etkileri olduğunu anlamak, bu kayıpların oluşumunu önlemek için önemlidir.
Yaygın bir hastalık olan işitme kaybı, son verilere göre her beş kişiden birini etkilemektedir ve bu oranın yaklaşık 30 yıl içinde her dört kişiden biri olacağı öngörülmektedir. İşitme kaybına neden olan birçok etken vardır. Bunlardan biri DSÖ tarafında işitme kaybı etiyolojisine en son dahil edilen beslenme durumudur ve bu konu son yıllarda beslenmenin işitmeye etkisi üzerine yapılan epidemiyolojik çalışmaların artış göstermesi ile önem kazanmıştır.
Pediatrik grupta, normal gelişim gösteren çocuklarda işitme, dil ve konuşma gelişiminin aşamalarını bilmek, bu becerilerdeki bozukluk ya da gecikmelerin ayırt edilmesinde yol gösterici olmaktadır. İşitme kaybı varlığında, kaybın erken dönemde saptanması ve uygun müdahalelerin gerçekleştirilmesiyle çocuğunun normale yakın bir gelişim süreci geçirmesi sağlanır. Uygun müdahalelerin içeriğinde çocuğun yaşına, gelişim sürecine uygun işitme ve dil eğitimleri bulunmaktadır.
Ossiküloplasti (OP) orta kulak kemikçik defektlerinin rekonstrüksiyonunu ifade etmektedir. 1900’lü yılların başlangıcından itibaren OP denemeleri yapılmış, 1950’ den sonra ilk allogreftlerin literatüre sunulması sonrası modern OP dönemi başlamıştır. Kronik otitis mediada orta kulak kemikçik erozyonu sık görülmektedir. En sık inkus uzun kolu erode olurken, erozyona en dirençli kemikçik manibrum malleidir.
Efüzyonlu otitis media akut enfeksiyonun ateş, irritabilite, kulak akıntısı, kulak zarında hiperemi gibi sistemik ve lokal bulguları olmadan sağlam kulak zarı arkasında sıvı birikmesi ile karakterize bir hastalıktır. Aile hekimleri, çocuk hekimleri ve kulak burun boğaz hekimlerinin sıkça karşılaştığı önemli bir sağlık sorunudur. Çocuklarda erişkinlere oranla daha sık izlenir ve ana şikayet işitme azlığıdır.
Amaç: Evlilik hayatındaki sağlıklı iletişim, evliliğin sürmesi ve çiftlerin mutluluğu için önemlidir. Sağlıklı iletişim için işitme sistemlerinin düzgün çalışması gerekir. Bu çalışmanın amacı; işitme kaybı olan evli bireylerin bilinçli farkındalık düzeyleri ve çatışma çözme stillerinin, normal işitmeye sahip evli bireylerle karşılaştırılarak incelenmesidir.
Amaç: Araştırmada, anasınıfında yabancı uyruklu yaşıtlarıyla (YUY) eğitim gören ve görmeyen çocukların dil gelişiminin incelenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Araştırma karşılaştırma modelinde planlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu anasınıfına devam eden 101 çocuk (5-6 yaş grubu YUY ile eğitim gören(N=59) ve YUY ile eğitim görmeyen (N=42) oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Genel Bilgi Formu” ve “Okul Öncesi Dil Ölçeği-5 (Preschool Language Scale-5, (PLS-5))” kullanılmıştır.
Tinnitusa, kulak burun boğaz ve odyoloji kliniklerinde yaygın olarak rastlanmakla birlikte yönetiminde fikir birliği yoktur. Tinnitus uygun yöntemler ile kontrol altına alınmadığında yaşam kalitesini olumsuz etkilediğinden bireye özgü müdahale planı tasarlanması önemlidir. Tinnitusun yönetiminde kullanılan yöntemlerden biri müzik terapisidir. Bu yöntemin rezidüel inhibisyon elde edilen bireylerde uygulandığında sonuç verdiği bildirilmektedir. Bu çalışmada, rezidüel inhibisyon elde edilmeyen 32 yaşındaki kronik subjektif tinnitus şikayeti olan bireyde müzik terapisinin olumlu sonuçlarını bildiren bir olgu sunulmaktadır.